Sabah uyandım, yataktan çıkarken hafif bir ürperti ile perdeyi araladım ve beklenen manzara karşımdaydı.
Karlarla kaplanmış yollar, bahçeler ve dimdik bir yokuş…Servisin beni alacağı saat uzayacak gibiydi ama gene de zamanında aşağı indim…Kara ayak basan ilk kişiydim…Ara sokaktan alamayınca beni biraz daha yürüyüp servisi beklemem gerekti…
Sokak lambasının altına geçtim ve karın yağışını, tanelerin salına salına düşüşlerini izlemeye koyuldum…Bir süre sonra dayanamayıp kırmızı eldivenli elimi yukarı kaldırdım ve kar tanelerinin avucuma düşmesini izledim… Her bir tane o kadar büyüleyiciydi ki sanki bana sürpriz yapıyorlardı…Her biri birbirinden farklı ve narin…Dayanamadım ve fotoğraflarını çekmeye başladım kii servis şoförümüz aradı ve beni en yakın alacağı yeri tarif etti ki ki yaklaşık 300 metre uzağımdaydı…Kar taneleriyle bir anda dinginleşen ellerimi cebime atarak servis yoluna koyuldum. İşte çektiklerimden sadece bir tanesi net çıkan fotoğraf ;
Yaptığım ufan bir araştırmada kar kristallerinin hepsinin eşsiz olduğu vurgulanmakta...
Tıpkı biz insanlar gibi, değil mi?
Yaptığım çekim duygularımı pek yansıtamadığından kar tanesi kristallerini daha detaylı görebilirsiniz...
Ayrıca beni büyülediği gibi zamanında bir kişiyi de etkisi altına almış...

No comments:
Post a Comment